
Her eşya ayrı bir öyküyü saklar, konuştuğumuzda bizimle birlikte onları hatırlar.
İşte, şu boyaları çatlamış Singer dikiş makinesi... Annemin taa... genç kızlığından beri ne giysiler dikti, ne kaprisler dinledi kimbilir... Ya, şu yerdeki ceylan motifli, kök boyalı kilim. Yer yer ilmikleri açılmış, rengi solmuş... Peki, şu yorgun, ahşap radyo; geçmişten bize gülümseyen fotoğraflar...
Bu yıpranmış, boyaları çatlamış, sararmış eşyalardan bir türlü vazgeçemeyiz. Çünkü, her eşya bir öykü saklama yanında, bizlerin de yol arkadaşı değil midir? Ve... onlarda ömrümüzün rüyası gizlenmemiş midir?..